Portekizli Makete Yaslandı, Çarşı Karıştı

Portekiz vatandaşı bir turist, Trabzon’un gözde toplanma noktalarından Atatürk Alanı’nda, daha önce düzenlenen Kudüs Mitingi’nde alana bırakılan Mescid-i Aksa maketine yaslanarak oturdu. Bunu fark eden vatadaşlar, uyarılara aldırmayan bu yabansının durumuna kayıtsız kalmayarak, olayı polise taşıdılar…

Çevreden geçen vatandaşların uyarılarını anlamayan ve başka yere de oturmak istemeyen Portekizli turiste vatandaşlar tepkilerini arttırınca yakındaki Zabıta ve polis görevlileri gelerek duruma müdahale etti.

Portekizli bayan turist, polis ve Zabıta ekiplerine rağmen bulunduğu yerden önce kalkmak istemedi. Ancak tepkilerin artması üzerine hemen yanındaki merdivenlere oturarak kalabalığa tepki gösterdi.

Bu sırada Belçikalı ve Alman vatandaşı olduğu öğrenilen arkadaşları da gelerek durumu anlamaya çalışırken, polisler turistlere pasaport kontrolünde bulundu.

İncelemenin ardından bir sorun yaşanmazken, vatandaşlar bir süre daha alanda durarak turist gruba tepkilerini sürdürdü.

Trabzonlu vatandaşlar Mescid-i Aksa’nın maketine bile saygısızlığı kabul edemeyeceklerini belirttiler.

Olursan Prens, Kefaletin 6 Milyar Dolar!

Suudi Prens El Velid bin Talal’ın serbest bırakılması için 6 milyar dolar kefalet istenildiği iddia edildi.

Prens özgürlüğü = Altı Milyar $...
Prensin özgürlüğünün bedeli ta tamına 6 Milyar $…

Prens El Velid bin Talal, Prens Muhammed bin Salman tarafından başlatılan yolsuzlukla mücadele operasyonu kapsamında gözaltına alınmıştı.

Suudi hükümetinin, Prens Muhammed bin Salman tarafından geçtiğimiz aylarda başlatılan yolsuzlukla mücadele operasyonu kapsamında gözaltına alınan Prens El Velid bin Talal’ın serbest bırakılması için 6 milyar dolar kefalet istediği iddia edildi.

El Velid, 18 milyar dolarlık servetiyle Forbes dergisinde dünyanın en zengin insanlar listesinde yer aldığı gibi ayrca sosyal medya ağı Twitter en başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesindeki saysız şirkette hisse sahibi.

Seçmelerde Kayaklar Yerine Bıçaklar Çekildi!

Türkiye Kayak Federasyonu tarafından Erzurum Palandöken’de düzenlenen Milli Takım seçmelerinde sporcular kayaklar ve batonlarla birbirine girdi.

Erzurum Palandöken’de düzenlenen Milli Takım seçmelerinde sporcular kayaklar ve batonlarla birbirine girdi.

Olay, bugün saat 10.00 sıralarında Palandöken Kayak Merkezi’nde meydana geldi.

Türkiye Kayak Federasyonu tarafından yapılan Milli Takım seçmelerinde, yarış sırasında bir sporcunun kasıtlı olarak başka bir sporcuyu engellediği iddiası üzerine tartışma çıktı. Sporcuların tartışması kısa sürede kavgaya dönüştü.

Kavgada sporcular birbirlerine kayaklar ve batonlarla vurdu, bıçak çekti. Tarafları, olay yerine gelen polis ve diğer sporcular güçlükle ayırdı.

Kavgada bir sporcu ve antrenör yaralandı. Yaralılar hastaneye kaldırılarak tedaviye alındı.

Polis, kavgaya karıştıkları tespit edilen 5 sporcuyu gözaltına aldı, soruşturma başlattı.

Milli Judocuyu Yendiği Rakibinin Babası Dövdü!

Milli judocu Tuğba Zehir, final karşılaşması sonrası rakibinin babası Tacettin Özerler tarafından dövüldüğünü iddia etti.

Tuğba Zehir, madalya töreni sonrası rakibinin babası tarafından doping kontrolü için odasına yürüdüğü sırada koridorda Tacettin Özerler tarafından ağır sözlü ve fiziki tacize uğradığını anlattı.

Türkiye Judo Federasyonu’nun 2017 faaliyet programında yer alan ve 7- 8 Aralık’ta Antalya’nın Muratpaşa ilçesindeki 10 bin kişilik Spor Salonu’nda düzenlenen Büyükler Türkiye Judo Şampiyonası’nda, 57 kiloda mindere çıkan Tuğba Zehir, final karşılaşması ardından rakibinin babası Tacettin Özerler’in kendisini dövdüğünü öne sürdü.

Bursa Osmangazi Belediyespor Kulübü sporcusu olan, birçok Türkiye şampiyonluğunun yanı sıra 5 Avrupa şampiyonluğu, 2 Dünya üçüncülüğü, 2 Avrupa ikinciliği ve 3 Avrupa üçüncülüğü bulunan Türkiye Judo Milli Takım sporcusu Tuğba Zehir, 7 Aralık’ta kadınlar kategorisi final maçında kupa için Nazlıcan Özerler’le müsabakaya çıktı.

Müsabaka sonunda Özerler’i yenen Tuğba Zehir kupanın sahibi oldu. Tuğba Zehir, madalya ve kupa töreninden sonra rakibi Nazlıcan Özerler’in babası Tacettin Özerler’in kendisine sinkaflı küfür ettiğini iddia etti. Özerler’in daha sonra spor salonu koridorunda kendisini dövdüğünü, yüz, omuz ve göğüs bölgesinde darba bağlı morluklar oluştuğunu belirten Zehir, hastaneye giderek ‘Darp raporu’ aldı.

Zehir, hastaneye giderek ‘Darp raporu’ aldı.

Bahçelievler Polis Merkezi’ne giderek, Tacettin Özerler hakkında polise şikayette bulunduğunu vurgulayan Tuğba Zehir, kupa töreninden sonra Özerler’in dereceye giren sporculara çeşitli hediyeler verdiğini, kendisinin bu hediyeyi kabul etmediğini, olayın da bundan dolayı yaşandığını söyledi.

Kocaman, Yıldırım’a Oto satarsa!

Çanakkale’nin en büyük ilçesi Bigalı iki vatandaşın isimlerinin benzemesi olağandışı bi durumua neden oldu: Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile Fenerbahçe Teknik Direktör’ü Aykut Kocaman’a otomobil sattı…

Durumdan haberdar olanlar: Tesadüfün böylesi devenin bale pabucu dediler!

Ünlü spor kulbü başkanı Aziz Yıldırım, bir diğer ünlü spor adamı Aykut Kocaman’ın 1990 model aracını noter satışı ile resmen satın aldı.

Duyan ve gören herkesi şaşkına çeviren bu hadise. Çanakkale – Biga’da gerçekleşti. Biga Cumhuriyet Mahallesinde ikamet eden Aziz Yıldırım adlı bir vatandaş, yine kendisi gibi Biga Yeniceköy’de oturan Aykut Kocaman’ın aracını noter satışı ile satın aldı. Bu inanılmaz tesadüf görenleri hayrete düşürdü.

“Aziz Abi’yi önceden de tanıyordum. Ama soyadının Yıldırım olduğunu bilmiyordum. Sonra öğrendim ki Yıldırım’mış…”

Biga’da yaşayan Aziz Yıldırım “Ben beğendiğim bir aracı satın almak için sahibi ile görüştüm. Fiyatta anlaşınca satış yapmak için Biga’da Noter e gittik. Orada araç sahibinin adının Aykut Kocaman olduğunu öğrendim. Biz de kendi aramızda önce şaşırdık, sonra espri yaptık” açıklamasını yaptı.

1990 model araç noter satışıyla resmen satın alındı.

Aykut Kocaman ise, “Aziz Abi’yi önceden de tanıyordum. Ama soyadının Yıldırım olduğunu bilmiyordum. Sonra öğrendim ki Yıldırım’mış…” dedi.

Mahkemeye el bombası attılar!

Ukrayna’nın Dnepropetrovsk iline bağlı Nikopol ilçesinde bir mahkeme salonunda meydana gelen patlamada iki kişi öldü, yedi kişi yaralandı.

Salonda iki el bombası patlatan kişi olay yerinde hayatını kaybetti.

Oğlunun öldüğü davayla ilgili duruşmanın görüldüğü salonda iki el bombası patlatan kişi olay yerinde hayatını kaybetti.

Mahkeme salonunda meydana gelen patlamada iki kişi öldü

Patlamada ayrıca bir kişinin hayatını kaybettiği, üç sanığın, üç mahkeme görevlisinin ve bir sivilin yaralandığı bildirildi.

“Çöpe atılan 500 bin ton ekmekle 80 devlet hastanesi yapılabilir!”

Türk Kızılayı Genel Başkanı, Kızılay ve Kızılhaç Dernekler Federasyonu Avrupa Başkanı Kerem Kınık, Türkiye’de her yıl 500 bin ton ekmeğin çöpe atıldığını belirterek, “Bu 500 bin ton ekmek parasıyla biz her yıl 80 devlet hastanesi yapabiliriz.” dedi.

Dünyadaki yardımda muhtaç bölgeler ve sorunları aktaran Kınık, birazcık özenle kurtarılabilecek hayattlardan bahsetti.

Boğaziçi Yöneticiler Vakfı tarafından düzenlenen “İnsanlığın Yardım Eli Kızılay” başlıklı söyleşide konuşan Kınık, Kızılay’ın tarihçesini anlatarak, insani yardım, afet ve halk sağlığı alanlarında faaliyet gösterdiklerini hatırlattı.

Türkiye’de her yıl 500 bin ton ekmeğin çöpe atılıyor.

Dünyadaki en önemli sorunlardan birisinin mültecilik olduğunu dile getiren Kınık, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana 65 milyon insanın savaşlar sebebiyle evlerini terk ettiğini, son yıllarda Avrupa’ya ulaşmak isteyen yaklaşık 5 bin kişinin ise denizde boğularak hayatını kaybettiğini belirtti.

Dünyadaki yardımda muhtaç bölgeler ve sorunları aktaran Kınık, birazcık özenle kurtarılabilecek hayattlardan bahsetti.

Türk Kızılayı Genel Başkanı, Kızılay ve Kızılhaç Dernekler Federasyonu Avrupa Başkanı Kerem Kınık…

Kerem Kınık:
Beş yaş altında her yıl yaklaşık 6 milyon insanı önlenebilir sebeplerle kaybediyoruz. Her yıl 350 bin anne, yavrusunu dünyaya getirirken hayatını kaybediyor. Bunun en az 20 katı anne de maalesef sağlıklı bir bakım alamadığı için doğum sonrası sakatlıklar ve kronik hastalıklarla karşı karşıya kalabiliyor. Düşük doğum tartılı olarak doğan nüfuslara baktığımızda Afrika ve Asya Pasifik’in bu konuda sicilinin karanlık olduğunu görüyoruz. Bu yoğunluktan kaynaklanan bir sebep ama ABD içerisinde de yaklaşık 50 milyon yoksul ve açlık çekmekte olan insan bulunduğunu, doğumda düşük tartılı bebekler bulunduğunu görüyoruz. Dünyada bir taraftan obezite, diyabet ve ona bağlı gelişen onkolojik vak’alar ve diğer tarafta da açlık var. Her yıl 14 milyon insan doğrudan açlığa bağlı sebeplerle hayatını kaybediyor. Bir taraftan dünyada 4 milyar ton kadar gıda üretiyoruz ve bunun 1.3 milyar tonunu tüketmeden çöpe atıyoruz. Sadece ABD’nin tüketmeden çöpe attığı gıda miktarı 222 milyon ton. Bu milyon ton ile Afrika kıtası iki kez doyabiliyor. ABD böyle de Türkiye farklı mı? Her yıl yaklaşık 500 bin ton ekmeği Türkiye’de çöpe atıyoruz. Bu 500 bin ton ekmek parasıyla biz her yıl 80 devlet hastanesi yapabiliriz. Birileri varlık ve israf içerisinde yaşarken birileri gıdaya, temiz içme suyuna ulaşamıyor. Bu adaletsizliği gidermek için bir şeyler yapmalıyız.”

derece -50 ama okullar tatil değil!

Rusya’nın Sibirya bölgesindeki öğrenciler, hava sıcaklığının -50 dereceye düşmesine rağmen okullarına gitmeye devam ediyor.

Oymyakon kentindeki okullar, sert kış şartlarına karşın herhangi bir tatil sözkonusu değil.

The Siberian Times yerel web sitesinin haberine göre Sibirya’nın kuzey doğusundaki Yakutistan Cumhuriyeti’nde bulunan Oymyakon kentindeki okullar, sert kış şartlarına karşın herhangi bir tatil sözkonusu değil.

Kentte okullar sıcaklık yalnızca -52 derecenin altına düşünce tatil ediliyor. Siteye konuşan bir yetkili, havanın henüz -52 olmadığını ve bu yüzden çocukların okula gitmesinin önünde bir engel bulunmadığını söyledi.

Oymyakon’un 30 kilometre güneyindeki Yakutsk kentinde ise bu sıcaklık okulları tatil etmeye yeterli. Yakustk’taki okullar hava sıcaklığının -45 dereceye inmesi durumunda tatil ediliyor.

“Soğuk başkenti”

“Soğuğun başkenti” diye anılan Oymyakon, insanların yaşadığı en soğuk yer olarak tarihe geçmiş durumda.

Bölgedeki termometreler Ocak 1973’te -65 dereceyi göstermişti.

38. bebeğini 37 yaşında doğurdu!

Uganda – Kambimbiri Köyü’nde ikamet eden kendi halinde 37 yaşındaki bir kadının tam 38 çocuğu var.

Son doğumda Nabatanzi’nin rahmi alınmış.

38 çocuk sahibi 37 yaşındaki Meryem Nabatanzi, 12 yaşında evlenerek, ilk çocuğunu 13 yaşında dünyaya getirdi.

Meryem Nabatanzi, Uganda’nın en doğurgan annesi unvanına sahip…

6 çocuğunu kaybeden anne Nabatanzi’nin, hayatta olan 1O kız çocuğu ve 28 tane de erkek çocuğu var.

Nabatanzi, üç kere ikiz, üç kere dördüz ve üç kere de üçüz doğurdu. En büyük çocuğu 23 yaşında, en küçük çocuğu ise birkaç aylık.

Çocukların babasının ise aynı kişi olduğu belirtildi. Artık çocuk sahibi olmak istemeyen Nabatanzi’nin son doğumda rahmi alınmış.