Yaşlıların grup seks partisi ölümle noktaladı!

Yaşlıların grup seks partisi drama dönüştü: 7 ölü

Jose Deflandre, 24 Mayıs’ta, Belçika’nın Charleroi şehrinde “yaşlıların” katıldığı yılın en büyük grup seks partisini düzenlemeye karar verdi.  Belçika’nın en büyük grup seks partisinin yapılacağı yer gizli tutulurken, partiye katılmak için sadece 65 yaş üzerinde olmak yetiyordu.

200 kişinin katıldığı, Belçika’nın ve Avrupa’nın bu en büyük yaşlılar grup seks partisinde her şey yolunda gidiyordu. Ancak partinin final bölümüne gelindiğinde, iki kişi göğüs kısmında ağrılar olduğu gerekçesiyle, partide hazır bulunan iki doktorun yanına geldi. Doktorlar, kalp krizi geçirdikleri tahmin edilen bu kişilere müdahale ederken, üçüncü bir kişi daha göğsündeki ağrılardan dolayı doktorların yanına geldi. Aynı anda fenalaşan, nefes almakta güçlük çeken ve şiddetli göğüs ağrılarından şikayet edenlere müdahale edemeyen doktorlar, çareyi ambulans çağırmakta buldular.

Asansörsüz bir binanın 4. katında düzenlenen grup seks partisinde, kriz geçirenlere doğru şekilde müdahale edilemedi. Hastaneye zamanında yetiştirilemeyen yaşlılardan üçü yaşamını yitirdi. Daha sonra, sekiz kişinin daha kalp krizi geçirdiği için hastahaneye kaldırıldığı ve bunlardan dördünün daha yaşamını yitirdiği açıklandı.

Böylece, Belçika’nın ve Avrupa’nın en büyük yaşlılardan oluşan grup seks partisi bir drama dönüşerek yedi kişinin ölümüyle sonuçlandı.

1335891115_be9a0a4f30_m
(Canlandırma)

GATA Profesörü: “şizofreni cindendir cinden!”

Şizofreniyi üfürükçüler çözebilir’

GATA’da görev yapan Prof. Dr. M. Kemal Irmak “Şizofreni mi cin çarpması mı” başlıklı bilimsel bir makale yazarak tıp dünyasını şaşırttı. Profesör makalesinde doktorlar ile üfürükçülerin birlikte çalışarak bazı şizofreni hastalarını tedavi edebileceklerini söylüyor.

Prof. Dr. Irmak’a göre bazı şizofreni hastaları “Bu düşünceler bana ait değil. Beynimin içinde sesler duyuyorum. Bunları yapmamı bana onlar söylüyor.” gibi şikayetlerde bulunuyor.

Bugüne kadar binlerce insanı dolandırarak paralarının alınmasına yol açan “üfürükçüler” ile doktorların bir arada çalışmasını öneren Prof. Irmak’ın bu makalesi tıp dünyasını ayağa kaldıracağa benziyor. İşte önemli tıp dergilerinden birinde yayınlanan o makale:

Şizofreni hayat boyu süren ve çeşitli semptomları olan bir hastalık. Semptomlardan bazıları ise halüsinasyon görme, beyninde bazı varlıklar yaratma gibi şeyler. En yaygın hayal görme türünde ise hastalar, “Hareketlerim ve duygularım başkaları tarafından yönlendiriliyor. Bu düşünceler bana ait değil, kafama başkaları tarafından konulan düşünceler.” diyorlar.

Şizofrenik bozukluğun patopsikolojisi hakkında önemli bilgiler veren ana semptom olan halüsinasyonlar dikkatli bir biçimde araştırılmalı. Biz birçok halüsinasyonun gerçekten çevresel faktörlere bağlı olabileceğini düşünüyoruz. Bunlarda bir tanesi de cin çarpması. Cinler gözle görülemeyen ama tüm dinlerde var olduğuna inanılan ve insan vücudunu ve insanları kontrol etme gücü olduğu düşünülen varlıklar. Cin çarpması sonucunda psikotik bozukluk olarak değerlendirilen bazı tuhaf davranışlar ortaya çıkabilir. Bu yüzden şizofrenideki halüsinasyonlar iyi yorumlanarak gerçekten şizofrenik bir bulgu mu yoksa cin çarpması mı olduğu değerlendirilmeli. Bizim dinimizde bazı bölgesel üfürükçüler şizofreni hastalarına yardım ediyor. Bu adamların tedavi yöntemleri başarılı sayılabiliyor çünkü 3 ay sonra hastaların semptomları ortadan kalkıyor. Bu yüzde medikal uzmanlar ile üfürükçüler birlikte çalışarak şizofreni için daha iyi bir tedavi yöntemi denemeli.

951019-sizofreni

Internet bağımlılarının tedavisi için klinik açıldı

Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde açılan internet bağımlılığı polikliniğinde, internet bağımlısı kullanıcıları tedavi görebilecek. Uzman Dr. Zerrin Binbay, “İnternetin her yerde rahatça ulaşılabilir olması bağımlı kullanımı da beraberinde getirmektedir.” dedi.

Hayatı kolaylaştıran internet, yeni bir hastalık türü olan ‘İnternet Bağımlılığı’na yönelik olarak Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedaviye başlandı. Bilgiye ulaşmanın en kolay yolu olarak nitelendirilen internetin aşırı kullanımı kullanıcıların aile ve sosyal ilişkilerinde bozulma, öğrencilerde derslere katılımının azalması, okuldan uzaklaşma gibi günlük yaşamda olumsuz sonuçlara yol açıyor. Sorunlu internet kullanımı psikiyatrinin en yeni ilgi alanlarından biri haline geldi ve İnternet Bağımlılığı hastalığı adını aldı.

Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi bu hastalığın tedavisi için internet bağımlılığı polikliniğini hizmete sokarak tedaviye başladı. Haftada 1 gün hizmet verecek olan poliklinikle ilgili olarak Uzman Doktor Zerrin Binbay, internet bağımlılığını fark etmenin toplumda henüz gelişmediğini vurguladı. İnternet kullanıcıları ve ailelere yönelik olarak bir konferans düzenleyen Binbay, “İnternetin her yerde rahatça ulaşılabilir olması, giderek ucuzlaması ve yaygınlaşması aslında bağımlı kullanımı da beraberinde getirmektedir. Fakat günlük hayatın bir parçası olması sebebiyle bağımlılığı fark etmenin az oranda olduğu görülüyor.”

Tedavide ilk amaçlarının bağımlılığı önleme çalışmaları ve dikkat çekmek olduğunu kaydeden Binbay şöyle konuştu: “Bağımlılığı fark etmek çok kolay değil. Özellikle internet bağımlısı olan kişinin ailesinde de bunu fark etmekte gecikme olduğunu görüyoruz. Bağımlılık belirtileri internet olmadığı zaman kendini huzursuz hissetme, internet kullanırken başta planladığı zamana uyamama, bununla ilgili yalan söyleme, kendini kötü hissetmesine rağmen internet kullanmayı bırakamama ve bunun sonucunda öğrenci ise okulunda başarısızlıklarla karşılaşma, ailesi ve çevresiyle olan ilişkilerinin gitgide azalmasıdır.”

Bağımlılık konusunda ailelerin en sık yaptığı işin interneti tamamen yasaklamak olduğunu ve bunun uygun olmadığına dikkat çeken Binbay, “Bu pratikte de yapılabilir bir şey değil. Çünkü her yerde internet var. Evde ulaşamasa bile komşusunda, arkadaşında, bir kafede buna ulaşma ihtimali çok yüksek. Ödevlerin, sınav başvurularının bile internet üzerinden yapıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Ailelere önerimiz bunun yerine kontrollü bir kullanımı sağlamaktır.” diye konuştu.

Hastane yöneticisi Prof. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu ise şu açıklamalarda bulundu: “Geldiğimiz ortamda bulunduğumuz çağda internet hepimizin vazgeçilmez bir parçası. Eskiden bilgiye ulaşmak için aile, okul ve arkadaşlarımız vardı. Geldiğimiz noktada buna internet’te eklendi ve bunların içinde en etkili olanıdır.”

Karolin Fişekçi’nin Kitabına Rakip Çıktı!

Bu kitabın Cildi İnsan Derisinden

İnsan derisiyle ciltlenmiş kitap bulundu

ABD’nin dünyaca ünlü Harvard Üniversitesi’nde insan derisiyle ciltlenmiş bir kitap bulundu. Kitap 19. Yüzyılın sonlarında basılmış.

Ruhun kaderi adlı kitabın 1930’dan beri üniversitenin kütüphanesinde durduğu tahmin ediliyor. Yazar Arsen Husse, kitabı 1880’lerin ortasında arkadaşı Doktor Ludovic Bulanda’ya vermiş. Bulanda da kitabı doğal nedenlerle ölen bir kadın hastasının derisinden kitabı ciltlemiş. “İnsan ruhuyla ilgili bu kitap insan derisiyle ciltlenmeyi hakediyordu” diye bir not da yazmış.

Kitabın Harvard Üniversitesi’nde bu formda yer alan tek kitap olduğu sanılıyor. Kitapları insan derisiyle ciltleme pratiği bir hayli eski. Geçmişi 16. Yüzyıla kadar gidiyor. 19. Yüzyılda idam edilen çok sayıda suçlunun kadavraları bilime sunulduğu, ardından da kitap ciltçilerine verildiği biliniyor.

BpcsXGiCEAAIiAE

Tarihte böyle bir şov programı görülmedi!

Vahşi Yaşamda Doğum

ABD‘de yayımlanan bir televizyon programı büyük tepki çekti. Çünkü o programda genç anne adayları hiçbir doktor müdahale etmeden ve herhangi bir yardım almadan tek başlarına doğum yapıyorlar.

İlk bakışta oldukça rahatsız edici bu görüntülerde doğum ne hastanede, ne de evde gerçekleşiyor. Doğada herhangibir yerde üstelik taşların üzerinde genç anne adayı bebeğini dünyaya getiriyor.

Kadının yerde çırılçıplak dizüstüne çöker gibi bir vaziyette doğum yapması ve hepsinin televizyon programı için kaydedilmesi de işin bir diğer ilginç tarafı. Bazı uzmanlar bu şekilde oturarak doğum yapmanın oldukça tehlikeli olduğu görüşünde.

O anlar için “belki de bir kadının hayatı boyunca yaşayacağı en çılgınca deneyim” yorumu yapılıyor.

5390ac8868f73226f4bdba1a

1559539415976

5390ac8868f73226f4bdba1e

ailesinden intihar kurşununun parası istendi

Tezkeresine 2 ay kala arkadaşının silahıyla intihar eden er Abdurrahman Çiftçi’nin ailesinden kurşunların hazine malı olması nedeniyle zararın aileden tahsil edilmesi istendi.

Muş’un Hasköy İlçesi’nde tezkeresine 2 ay kala intihar ettiği belirtilen Batmanlı Abdurahman Çiftçi ile ilgili soruşturmada takipsizlik kararı veren 8’inci Kolordu Komutanlığı Asker Savcılığı, ölüme neden olan kurşunun hazine malı olması nedeniyle zararın aileden tahsil edilmesini istedi. Ağabey Eşref Çiftçi, kardeşinin ölümünün emir komuta zinciri altında üstünün örtüldüğünü öne sürerken, “Ben kardeşimi 11 liralık mermi için mi askere yolladım. Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk, sonuç alamaz isek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gedeceğiz” dedi.

Hasköy İlçe Jandarma Karakol Komutanlığı’nda vatani görevini yaparken tezkeresine 2 ay kalan Batman nüfusuna kayıtlı er Abdurahman Çiftçi, 6 Mart 2013 tarihinde arkadaşının silahı ile havaya ateş açtıktan sonra intihar etti. Elazığ’daki 8’inci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı başlatılan soruşturma kapsamında çok sayıda askerin ifadesini aldı. Tanık askerlerden Sezer Topaloğlu, Abdurrahman Çiftçi’nin olay tarihinde nöbetini alacağı sırada ‘Doldur-boşalt’ yerinde silahının kurma kolunu çektiğinde çok şaşırdığını belirterek, şöyle dedi:

“Çiftçi, duvara sonra havaya ateş etmeye başladı. Ateş ederken, ‘Çok bunaldım, üzerime çok geliyorlar, birkaç kişiye sıkacağım’ dedi. Sonra yürüyerek nizamiye çıkışına doğru gitti. Durdurmaya çalışan nöbetçilere silah doğrultarak kapıları açmalarını sağladı. Erdal başçavuşun sürekli ona nöbet yazması nedeniyle bunaldığını söylüyordu. Sabah ise uzman çavuş Süleyman ile tartıştığını duydum. Erdal başçavuşun sürekli kendisine diğer askerlerden daha sık 6’şar saatlik nöbetler yazıyordu. Annesi ile babasının ayrı yaşadığını, kendisini arayıp sormamalarının da kendisini üzdüğünü biliyorum.”

Askeri Savcılık, tanık ifadelerinden sonra, Abdurahman Çiftçi’nin birlik içerisinde özellikle kendisine fazla nöbet yazıldığını ve üzerine gelindiğini düşünerek bunalıma girdiğini, annesi ve babasının ayrı olması nedeniyle psikolojisinin bozuk olduğu, bu nedenle intiharında başka bir kişi ve sebebin etkisinin olmadığına kanaat getirerek, takipsizlik kararı verdi.

BOŞA SIKTIĞI KURŞUNLARIN ZARARINI AİLEDEN İSTEDİLER

Savcının takipsizlik kararında Abdurrahman Çiftçi’nin ölümüne sebep olan ve boşa sıktığı kurşunların da hazine malı olması nedeniyle zararın aileden tahsil edilmesi istendi. Bu karara tepki gösteren Abdurahman Çiftçi’nin ağabeyi Eşref Çiftçi, “Olay intihar değildir. Dosyanın üstü kapatıldı. Dosyayı kapattıktan sonra kardeşimin ölümüne neden olan kurşunların parasını da bizden istiyorlar” dedi. Çiftçi, şöyle devam etti:

“Kardeşimi 11 liralık kurşun için mi askere yolladık? Kardeşimin ölümü intihar değildir. Bunun peşini bırakmayacağız. Soruşturma dosyasına hukuk fakültesinin birinci sınıf öğrencisi bile baksa, takipsizlik kararı vermez. Biz bir can kaybetmişiz, bizden kurşun parası istiyorlar. Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Oradan sonuç almamamız halinde dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağız.”

_17-640x360

Şırnak’ta dev kertenkele yakalandı

Şırnak’ın Silopi ilçesinde Belediye ekipleri tarafından yapılan kazı çalışmaları sırasında dev kertenkele yakalandı.

Belediye ekipleri tarafından ilçeye 5 km uzaklıkta yapılan kazı çalışmaları sırasında Latince adı ‘varanus gouldi’ olan dev kertenkele yakalandı. Veteriner gözetiminde bir süre beslenen dev kertenkele daha sonra doğal ortamına bırakıldı.

Bu sürüngen hayvanlara dokunmamaları konusunda uyaran Silopi Belediyesi Veteriner Hekimi M. Emin Güler, dev kertenkeleleri bu bölgede sıklıkla görüldüğünü ifade etti. Veteriner Güler, “Nesli tükenmek üzere olan ve sadece Güneydoğu bölgesinde bulunan dev kertenkelelere dokunmamalarını istiyoruz. Genellikle vatandaşların bu hayvanları yakalayıp bize getirmekle doğal ortamlarından uzaklaştırıyor. Bundan sonra doğada yaşayan hayvanlara zarar verenler hakkında yasal işlem yapılacak” dedi.

Öte yandan, daha önce Uzmanlar tarafından incelenen kertenkelenin Türkiye’de sadece Suriye sınırına yakın olan Şanlıurfa’nın Birecik ve Ceylanpınar ilçeler ile Şırnak’ın Silopi bölgesinde bulunduğu açıklanmıştı.

BpXjUstIEAEHiIM

nükleer santral dibine beş yıldızlı tatil köyü!

Mersin’de nükleer santralin yanına 5 yıldızlı tatil köyü yapılıyor!

Mersin’in Gülnar ilçesinde nükleer santralin yapılacağı Yanışlı Koyu’na 5 yıldızlı 600 yataklı birinci sınıf tatil köyü yapılıyor. Ramazan Bayramı ile birlikte hizmete girecek tatil köyü tamamlandığında 20 milyon liraya mal olacak. Tatil köyünü yaptıran Ulu İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Rıza Ulu, nükleerle birinci sınıf tatil köyünü yan yana getirdik. İspanya’da benzer projeler var. Bizim hiçbir endişemiz yok. Buranın bir turizm cenneti olacağına inanıyoruz.” dedi.

Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Rıza Ulu, tatil köyünün Rusların talebi üzerine inşa edildiğini fakat Rusların ortaklığının söz konusu olmadığını belirterek, “Tamamen Ulu İnşaat’ın kendi projesi. Buraya 20 milyon dolarlık bir yatırım yaptık. Rus ortaklığımız yok ama Rusların böyle bir yere ihtiyacı olduğuna yönelik talepleri var. Nükleer santrali kuracak olan Akkuyu NGS, burada konaklamak üzere büyük bir boşluk olduğunu, böyle bir tesise ihtiyaçları olduğunu bize bildirdi. Bizde araştırdık ve yapmaya karar verdik. Buranın müşterisinin yüzde 25’ini Ruslar oluşturacak. Yani nükleer santralde çalışan personel ve aileleri kalacak. Bunun yanı sıra ilk yıllarda müşterimizin yüzde 75’ini Türkler de oluşturacak.Önümüzdeki yıllarda ise yüzde 50 yabancı, yüzde 50 Türk müşteri şeklinde özellikle iç piyasaya hitap edeceğiz. Mesela Ankara, Adana Mersin, Eskişehir yani iç Anadolu’ya hitap edeceğiz. Devamındaki yıllarda ise Avrupa’ya hitap etmeyi düşünüyoruz.” diye konuştu.

BURASI BİZİM MEMLEKETİMİZ VE MEMLEKETİMİZE YATIRIM YAPMAK İSTEDİK

Tatil köyünü yaptıkları yerin yıllar önce Bakanlar Kurulu kararıyla turizm alanı ilan edildiğini, o dönemde de nükleer santral planlamasının var olduğunu belirten Ahmet Rıza Ulu, “Gülnar bizim memleketimiz. Bizim yıllardan beri duamız memleketimize yatırım yapmaktı işin asıl özü buradan geliyor, memleketimize yatırım yapabilmek için çalıştık ve burayı bir fırsat olarak kabul ettik. İnşallah bu yönde turizmcileri öncülük yaparız. Buranın kalkınmasında öncülük yaparız. Araştırdık. İspanya’da nükleer santralle, turistik tesisler yan yana. Bizim burada iki tane plajımız var. Biz bir tarafına Konyaaltı, bir tarafına Lara Plajı diyoruz Antalya’dan hiçbir eksiğimiz yok fazlamız var. Bu nedenle iş tecrübelerimizi buraya aktararak buranın gelişimine katkıda bulunmak istiyoruz” şeklinde konuştu.

Ulu İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Ulu ise, otelin hizmete açılması için eksiklerin giderilmesi konusunda yetkililerden destek beklediklerini, otele ulaşımı sağlayacak yolların yapılmasını istediklerini söyledi. Ulu, 7 aylık bir inşaatın ardından tatil köyünü hizmete sokacaklarını belirterek şöyle konuştu: “Otelimizde hiçbir eksik yok. Buraya gelen kişiler tatili tam anlamıyla yaşayacaklar.

Toplantı salonları, amfi tiyatrosu, yemek salonu, güzellik salonları, alışveriş merkezi ve aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir tatil köyü olacak. Bura ayrıca yayla turizmi, su sporları, animasyonlar, dans gösteriler, kuş cenneti gezisi, rafting ve tarihi ve doğa gezileri düzenleyerek yerli turizme de katkı sunacağız.”

ÇEVREDEKİ TATİLCİLERDE DESTEK VERİYOR

Gülnar sakinleri ise Antalya’dan Gazipaşa’ya kadar olan kısmın turizme açık olduğunu ifade ederek, tesisin ilçenin turizm açısından gelişmesine katkıda bulunacağına inandıklarını belirtti.

karpuz kabuklarında Dünya Kupası yıldızları

Brezilyalı bir şef, Dünya Kupası yıldızlarını karpuz kabuklarına resmediyor

Yıldızlar karpuz kabuğunda

Brezilyalı şef Rogerio Holanda, ülkesinde düzenlenecek Dünya Kupası’nın yıldızlarını karpuz kabuklarına resmediyor.

Tam zamanlı şeflik, yarı zamanlı heykeltraşlık yapan Rogerio Holanda, her iki alandaki yeteneklerini Dünya Kupası heyecanına ortak olmak için kullanıyor.

Dört yıldızlı bir otelde çalışan Holanda; Lionel Messi, Neymar ve Cristiano Ronaldo gibi futbol yıldızlarının yüzlerini karpuz kabuklarına işliyor. Karpuz kabuğundan bir heykelin yapımı ise yanlnızca 15-20 dakika sürüyor.

Holanda’nın en sevdiği futbolcu Portekizli Ronaldo. Bugüne kadar aldığı en değerli karşılık ise Zico’nun heykelini yaptıktan sonra eline geçen imzalı forma. Bilindiği gibi Dünya Kupası 12 Haziran’da başlayacak.

BpXDFxBIMAE_36b