Kategori arşivi: Yaşam

Çatıda Sopalı Noel Baba Nöbeti!

Noel Baba gelecek diye çatıdaki bacanın yanında elinde sopayla bekleyen Nusret Oktar en azından sosyal medya mecralarında günün en çok konuşulan olaylarından biri oldu.

‘İmana davet’ Nöbeti…

Çatıda Noel Baba’yı bekleyen adamın yılbaşı isyanı
2017’nin geride kalıp tüm dünyanın 2018’e merhaba dediği ilk dakikalarda bir video sosyal medyayı salladı.

Noel Baba’yı elinde sopayla bekleyen Nusret Oktar…

Sosyal medyada hızla yayılan görüntülerde Nusret Oktar isimli adam evinin çatısında görünüyor. Elinde de beyzbol sopasına benzer bir sopa var.

Bir süre gökyüzüne baktıktan sonra kayıtta olan cep telefonu kamerasına konuşmaya başlıyor. Yılbaşının, Hristiyanların bayramı olduğunu ve Müslümanların bunu kutlamaması gerektiğini açıklıyor.

Yılbaşını kutlayanları kınayan Oktar:
Camlarına ‘Hoş geldin Yeni Yıl’ yazanlar neden ramazan ayında camlarına, duvarlarına ‘Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan yazmıyor!?“…

Nusret Oktar’dan Yılbaşına Dair Çok Daha Ayrıntılı Röportaj:

“Yılbaşı Değil, Yılanın Başı!”

Müslüman Hüseyin Dede, Noel Baba Oldu!

Londra’da Hüseyin adında bir Müslüman kendisini Noel Baba sanan çocuğa ve ablasına 4 yıldır hediye götürüyor.

6 yaşındaki Alfie, yaşlı ve gür beyaz sakallı bir Müslüman olan Hüseyin’le Aralık 2013’te tanıştı.

İngiltere’nin başkenti Londra’nın güneyinde yaşayan 6 yaşındaki Alfie, yaşlı ve gür beyaz sakallı bir Müslüman olan Hüseyin’le Aralık 2013’te tanıştı.

Yürürken çocuğun kendisine “Santa” diye seslendiğini duyan adam, ailesinden izin alarak Alfie’ye para verdi. Çocuk da Hüseyin’in Noel Baba olduğuna inandı.

Alfie’nin annesi Tracy Ashford-Rose, evlerinin önünden geçen Hüseyin’i gören oğlunun heyecanlanarak kendisine, “Bak Noel Baba” diye bağırdığını anlattı.

Noel Baba efsanesi ilk kez Hollandalı göçmenler sayesinde Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar yayıldı.

Noel Baba sanılan Hüseyin 4 yıldır Alfie ile 13 yaşındaki ablası Hayley’ye Noel zamanında hediye götürüyor. Ayrıca çocukları doğum günlerinde de ziyaret ediyor.

Noel Baba efsanesi ve 6 Aralık’ta çocuklara şekerleme ile hediye verilmesi geleneğinin, Piskopos Nikola’yı konu alan Hollanda efsanesi Sinterklaas’a dayandığı kabul edilir.

Mercedes Taksi Ama Yok Müşteri!

Malatya’da ÖTV muafiyetinden yararlanarak lüks araçlar satın alan taksiciler, vatandaşların “pahalı olur” algısı dolayısıyla iş yapamamaktan şikayetçi.

Lüks araçlar satın alan taksiciler, vatandaşların “pahalı olur” algısı dolayısıyla iş yapamamaktan şikayetçi.

Malatya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği ve Malatya Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Şevket Keskin, ÖTV indirimli araçlar için en çok kendilerinin çalıştığını ve bunu hayata geçirdiklerini belirtti.

Keskin, yapılan indirimle birlikte kentte bir çok taksicinin araçlarını yenilediğini ifade etti.

Esnaflar üstlerine düşeni yaptıklarını ancak vatandaşların buna “duyarsız kaldığını” savunuyor.

Kentte yaklaşık 11 yıldır taksicilik yapan Necmettin Şık da 120 bin liralık otomobili, hükümetin sağladığı ÖTV indirimi sayesinde 70 bin liraya mal ettiğini söyledi.

Esnaf olarak üstlerine düşeni yaptıklarını ve araçlarını yenilediklerini kaydeden Şık, vatandaşların ise bu duruma “duyarsız kaldığını” savundu.

Esnaf Mehmet Özer ise 220 bin liralık otomobili, ÖTV indirimi sayesinde 140 bin liraya satın aldığını söyledi.

Mercedes’i taksi yaptılar ama kimse binmiyor…

Koşmak yasak, yürümek: futbol!

50 yaşın üzerindeki sporseverlere hitap eden “Yürüyerek futbol” Fransa Saint-Jean-Brévelay’de hızla popüler olan bir akım…

Yürüyüş futbolu….

Günümüzde en çok erkeklere hitap eden “Ayak topu” orijinal adlı bu güzel oyunun düşük hızlı bir versiyonu olan bu “yürüyerek futbol”la yaşı geçkin “sporcular” da tutkunu olduları bu bedensel egzersize gönül rahatlığıyla devam edebiliyorlar.

Dünyanın her yerinde oynanan ve izlenen sporu: futbol!

Yürüyüş futbolu, uluslararası gurbetçilerin katıldığı özel bir grup sayesinde Fransa’da yayılıyor.

Bkz:
https://www.walkingfootball.com/

Kaçak İçkiden Ölenlerin Cenzesinde Aynı İçkiden Hastanelik Oldular!

Santo Domingo’da ev yapımı likörden (kaçak içki) içerek ölen 12 kişi adına düzenlenen cenaze merasiminde, ilk kurbanlarla aynı likörü içten 21 kişi daha hastanelik oldu.

Sahte içkiden yaşamını yitirenlerin cenazesinde aynı içkiden 21 kişi daha zehirlendi…

Dominik Cumhuriyeti’nde sahte içki içerek hayatını kaybeden 12 kişinin cenazesinde, içinde metanol bulunan aynı likörün ikram edildiği 21 kişi daha hastanelik oldu.

Sağlık Bakanı Altagracia Guzman, bu illegal likörün kimler tarafından üretildiğinin soruşturulduğunu ancak şu ana kadar kimsenin yakalanmadığını açıkladı.

Alkolün, şeker kamışından yaygın olarak sahte likör üretimi yapılan Haiti’den gelmiş olma ihtimali araştırılıyor.

Dominik Cumhuriyeti deniz kum güneş imajlarının sembolü olarak bilinir. Santo Domingo da Karayiplerin en eski başkenti olarak hudutsuz mavilikleri ve yeşilin sayısız tonuyla eşsiz bir turizm cennetidir.

Portekizli Makete Yaslandı, Çarşı Karıştı

Portekiz vatandaşı bir turist, Trabzon’un gözde toplanma noktalarından Atatürk Alanı’nda, daha önce düzenlenen Kudüs Mitingi’nde alana bırakılan Mescid-i Aksa maketine yaslanarak oturdu. Bunu fark eden vatadaşlar, uyarılara aldırmayan bu yabansının durumuna kayıtsız kalmayarak, olayı polise taşıdılar…

Çevreden geçen vatandaşların uyarılarını anlamayan ve başka yere de oturmak istemeyen Portekizli turiste vatandaşlar tepkilerini arttırınca yakındaki Zabıta ve polis görevlileri gelerek duruma müdahale etti.

Portekizli bayan turist, polis ve Zabıta ekiplerine rağmen bulunduğu yerden önce kalkmak istemedi. Ancak tepkilerin artması üzerine hemen yanındaki merdivenlere oturarak kalabalığa tepki gösterdi.

Bu sırada Belçikalı ve Alman vatandaşı olduğu öğrenilen arkadaşları da gelerek durumu anlamaya çalışırken, polisler turistlere pasaport kontrolünde bulundu.

İncelemenin ardından bir sorun yaşanmazken, vatandaşlar bir süre daha alanda durarak turist gruba tepkilerini sürdürdü.

Trabzonlu vatandaşlar Mescid-i Aksa’nın maketine bile saygısızlığı kabul edemeyeceklerini belirttiler.

“Çöpe atılan 500 bin ton ekmekle 80 devlet hastanesi yapılabilir!”

Türk Kızılayı Genel Başkanı, Kızılay ve Kızılhaç Dernekler Federasyonu Avrupa Başkanı Kerem Kınık, Türkiye’de her yıl 500 bin ton ekmeğin çöpe atıldığını belirterek, “Bu 500 bin ton ekmek parasıyla biz her yıl 80 devlet hastanesi yapabiliriz.” dedi.

Dünyadaki yardımda muhtaç bölgeler ve sorunları aktaran Kınık, birazcık özenle kurtarılabilecek hayattlardan bahsetti.

Boğaziçi Yöneticiler Vakfı tarafından düzenlenen “İnsanlığın Yardım Eli Kızılay” başlıklı söyleşide konuşan Kınık, Kızılay’ın tarihçesini anlatarak, insani yardım, afet ve halk sağlığı alanlarında faaliyet gösterdiklerini hatırlattı.

Türkiye’de her yıl 500 bin ton ekmeğin çöpe atılıyor.

Dünyadaki en önemli sorunlardan birisinin mültecilik olduğunu dile getiren Kınık, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana 65 milyon insanın savaşlar sebebiyle evlerini terk ettiğini, son yıllarda Avrupa’ya ulaşmak isteyen yaklaşık 5 bin kişinin ise denizde boğularak hayatını kaybettiğini belirtti.

Dünyadaki yardımda muhtaç bölgeler ve sorunları aktaran Kınık, birazcık özenle kurtarılabilecek hayattlardan bahsetti.

Türk Kızılayı Genel Başkanı, Kızılay ve Kızılhaç Dernekler Federasyonu Avrupa Başkanı Kerem Kınık…

Kerem Kınık:
Beş yaş altında her yıl yaklaşık 6 milyon insanı önlenebilir sebeplerle kaybediyoruz. Her yıl 350 bin anne, yavrusunu dünyaya getirirken hayatını kaybediyor. Bunun en az 20 katı anne de maalesef sağlıklı bir bakım alamadığı için doğum sonrası sakatlıklar ve kronik hastalıklarla karşı karşıya kalabiliyor. Düşük doğum tartılı olarak doğan nüfuslara baktığımızda Afrika ve Asya Pasifik’in bu konuda sicilinin karanlık olduğunu görüyoruz. Bu yoğunluktan kaynaklanan bir sebep ama ABD içerisinde de yaklaşık 50 milyon yoksul ve açlık çekmekte olan insan bulunduğunu, doğumda düşük tartılı bebekler bulunduğunu görüyoruz. Dünyada bir taraftan obezite, diyabet ve ona bağlı gelişen onkolojik vak’alar ve diğer tarafta da açlık var. Her yıl 14 milyon insan doğrudan açlığa bağlı sebeplerle hayatını kaybediyor. Bir taraftan dünyada 4 milyar ton kadar gıda üretiyoruz ve bunun 1.3 milyar tonunu tüketmeden çöpe atıyoruz. Sadece ABD’nin tüketmeden çöpe attığı gıda miktarı 222 milyon ton. Bu milyon ton ile Afrika kıtası iki kez doyabiliyor. ABD böyle de Türkiye farklı mı? Her yıl yaklaşık 500 bin ton ekmeği Türkiye’de çöpe atıyoruz. Bu 500 bin ton ekmek parasıyla biz her yıl 80 devlet hastanesi yapabiliriz. Birileri varlık ve israf içerisinde yaşarken birileri gıdaya, temiz içme suyuna ulaşamıyor. Bu adaletsizliği gidermek için bir şeyler yapmalıyız.”

derece -50 ama okullar tatil değil!

Rusya’nın Sibirya bölgesindeki öğrenciler, hava sıcaklığının -50 dereceye düşmesine rağmen okullarına gitmeye devam ediyor.

Oymyakon kentindeki okullar, sert kış şartlarına karşın herhangi bir tatil sözkonusu değil.

The Siberian Times yerel web sitesinin haberine göre Sibirya’nın kuzey doğusundaki Yakutistan Cumhuriyeti’nde bulunan Oymyakon kentindeki okullar, sert kış şartlarına karşın herhangi bir tatil sözkonusu değil.

Kentte okullar sıcaklık yalnızca -52 derecenin altına düşünce tatil ediliyor. Siteye konuşan bir yetkili, havanın henüz -52 olmadığını ve bu yüzden çocukların okula gitmesinin önünde bir engel bulunmadığını söyledi.

Oymyakon’un 30 kilometre güneyindeki Yakutsk kentinde ise bu sıcaklık okulları tatil etmeye yeterli. Yakustk’taki okullar hava sıcaklığının -45 dereceye inmesi durumunda tatil ediliyor.

“Soğuk başkenti”

“Soğuğun başkenti” diye anılan Oymyakon, insanların yaşadığı en soğuk yer olarak tarihe geçmiş durumda.

Bölgedeki termometreler Ocak 1973’te -65 dereceyi göstermişti.

38. bebeğini 37 yaşında doğurdu!

Uganda – Kambimbiri Köyü’nde ikamet eden kendi halinde 37 yaşındaki bir kadının tam 38 çocuğu var.

Son doğumda Nabatanzi’nin rahmi alınmış.

38 çocuk sahibi 37 yaşındaki Meryem Nabatanzi, 12 yaşında evlenerek, ilk çocuğunu 13 yaşında dünyaya getirdi.

Meryem Nabatanzi, Uganda’nın en doğurgan annesi unvanına sahip…

6 çocuğunu kaybeden anne Nabatanzi’nin, hayatta olan 1O kız çocuğu ve 28 tane de erkek çocuğu var.

Nabatanzi, üç kere ikiz, üç kere dördüz ve üç kere de üçüz doğurdu. En büyük çocuğu 23 yaşında, en küçük çocuğu ise birkaç aylık.

Çocukların babasının ise aynı kişi olduğu belirtildi. Artık çocuk sahibi olmak istemeyen Nabatanzi’nin son doğumda rahmi alınmış.

dünyanın en kısa boylu modeli

Bir zamanlar model olabilmek için mutlaka uzun boylu ve incecik bir fiziksel yapıya sahip olmak gerekiyordu belki, ama bugün durum bambaşka.

Önce yaşadığı küçük kasabayı terk etti sonra da adım adım hayallerini gerçekleştirdi.

Artık çok uzun boylu olmayan ya da alışılmışın dışında bedensel ölçülere sahip genç kadınlar da moda dünyasında adlarından söz ettirebiliyor.  Dru Presta da bunlardan biri.

İşte dünyanın en kısa boylu modeli…

21 yaşındaki Dru Presta, bundan iki yıl önce en büyük hayalini gerçekleştirmek için yani model olmak için Los Angeles’a gitti.
Bugüne kadar kabul edilmiş bütün kurallar aksini söylese de Presta 1 metre 10 santimetrelik boyuyla önce Instagram‘da adını duyurdu, sonra da gerçekten model oldu.

“Ne oldum değil, ne olacağım de”menin cismani sembolü…

Böylece modellik için ille de herkesten daha uzun boylu olmak gerekmediğini gözler önüne serdi.